SAAT KULELERİ II
Kültür mirasımız olan Saat Kuleleri'nin hikayelerine geçmeden önce, dilimizde sıkça
kullandığımız kültür teriminin, Türk Dil Kurumu'nun sözlük tanımına baktığımda;bu terimin
(ekin,eski dilde hars) "Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve
manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve
toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü" olarak
tanımlanmakta.
Bu araçlara dahil olan saat kulelerinin geçmişleri ve gelecekleri, olmuş ya da
olabileceklerinin düşünülmesi umudu ile, kısa seyahatlerim sırasında yerinde gördüğüm
saat kulelerini sizlerle paylaşmak istedim.
Saat Kuleleri, bulundukları şehrin her yerinden görülebilecek şekilde, en yüksek tepesinde
ya da meydanlarında inşa edilmiş, bazıları da bir önceki kültürün izlerini taşıyan tarihi
yapıların üzerinde yer almakta. Zamanı bildirmenin dışında, yangın ve gözetleme kulesi
olarak da faydalanılmış olan saat kulelerinin bir kısmı, su sebilleri ve muvakkithaneler gibi,
yan hizmetler için de kullanılmışlar. Bunun yanısıra rüzgar gülleri ve barometreler sayesinde
halkın hava durumu hakkında bilgi alması da sağlanmıştır.
Günümüzde birçok meydan anıtı gibi, buluşmaların yapıldığı saat kuleleri, eski
kartpostallarda nostalji, şimdinin dijital çağında makinalarımızın içine hapsolmuş resimler
olarak kalan sosyalleşme alanlarıdır da.
Bu araçlara dahil olan saat kulelerinin geçmişleri ve gelecekleri, olmuş ya da
olabileceklerinin düşünülmesi umudu ile, kısa seyahatlerim sırasında yerinde gördüğüm
saat kulelerini sizlerle paylaşmak istedim.
Saat Kuleleri, bulundukları şehrin her yerinden görülebilecek şekilde, en yüksek tepesinde
ya da meydanlarında inşa edilmiş, bazıları da bir önceki kültürün izlerini taşıyan tarihi
yapıların üzerinde yer almakta. Zamanı bildirmenin dışında, yangın ve gözetleme kulesi
olarak da faydalanılmış olan saat kulelerinin bir kısmı, su sebilleri ve muvakkithaneler gibi,
yan hizmetler için de kullanılmışlar. Bunun yanısıra rüzgar gülleri ve barometreler sayesinde
halkın hava durumu hakkında bilgi alması da sağlanmıştır.
Günümüzde birçok meydan anıtı gibi, buluşmaların yapıldığı saat kuleleri, eski
kartpostallarda nostalji, şimdinin dijital çağında makinalarımızın içine hapsolmuş resimler
olarak kalan sosyalleşme alanlarıdır da.
İZMİR SAAT KULESİ
Konak Meydanı’nın yapılan şehir düzenlemelerinden dolayı, birçok kere siması değişmiş
olsa da, saat kulesinin olagelen yıpranmalara ve hasarlara rağmen, bütünlüğünü ve
ihtişamını koruyan, sayılı şehir anıtlarından biri olduğunu düşünüyorum.
Bir Ağustos ayının sıcağında, serin olur düşüncesi ile girdiğim alış-veriş merkezinin
keşmekeşinden kaçıp, gölgesine sığındığımda, tanıştım bu oryantalist yapı ile. Serinlemek
için çeşmelerinde yüzümü yıkadım, notlarıma dâhil ettim, birlikte fotoğraf karesinde yerimizi
aldık. Şimdi ise, sayfalar dolusu tarihi ile ilgili bilgilerden, süzgecime takılanları sizlerle
paylaşmak istiyorum.
1839'dan sonra Tanzimat'ın getirdiği yeniliklerden biri de, devlet işlerinin hükümet
konağından yürütülmesi olmuş ve böylece, konak meydanları önem kazanmış, zaman içinde çağdaşlaşma göstergesi olarak insanların yoğun olduğu bu alanlara saat kulesi inşa
edilmiş.
Dönemin şairlerinden Fânî Efendi, bu girişimi "Öyle bir eser ki misl-i naziri yok,
zahiren saat çalar, manen hükümet seslenir" dizeleri ile ne güzel anlatmış.
1901 yılında II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yılında valilere gönderdiği emirle, dönemin
İzmir valisi eski sadrazamlardan, Kıbrıslı Kamil Paşa’nın oğlu Said Paşa tarafından inşa
ettirilmiş. Kulenin mimarının S. Raymond olduğunu öğreniyorum.
Sekizgen şeklinde, 25
metre yüksekliğinde ve dört ayrı bölümle yükselmekte. 1901 tarihli Ahenk Gazetesi'nin
verdiği bilgiye göre "saat kuleli çeşme"nin geceleri her yönden görülebilmesi için, tepesine
hava karardığında yakılacak bir fener konulması planlanmış ama gerçekleşememiş.
Sonraları bu düşünce; özel günlerde tamamının aydınlatılması şeklinde düşünülmüş.
Her
katında ve balkonlarında, aydınlatma amacı ile kullanılacak fenerler için, gerekli olan gaz
borularının takılıp çıkarılması, bembeyaz mermerlere zarar vereceğinden; fenerlere gaz
götüren sabit borular döşenmesine, güneşin olumsuz etkilerinden ve mermerleri de
lekelerden korumak amacıyla, bu sabit boruların ateşle yaldızlanarak hazırlanması planlansa
da gerçekleştirilememiş, 1985 yılında tekrar gündeme getirilmiş. Ayrıca Kule’nin beyazamermerle kaplı tabanının aşınmaması için, her basamağın ayak basma uçlarına, bakırdan
levhalar konulmuş.
Kulenin ve zemininde yer alan dört adet şadırvanın metal kubbelerinin
üzerleri altın varakla kaplanmış.
Kule’nin ikinci bölümündeki balkon sütunların yirmisi yeşil, yirmisi pembe olmak üzere kırk
sütun, Marsilya’dan getirilmiş.
Üçüncü bölümünde, Doğu ve Batı yönlerinde birer Osmanlı arması, Kuzey-Güney
yönlerinde ise II. Abdülhamit’in tuğraları, kabartma olarak yapılmış.
Cumhuriyet kurulduktan
sonra 3.11.1928 tarihinde kabul edilen 1057 numaralı “Tuğra ve Methiyelerin Kaldırılmasıyla
İlgili Kanun” ile İzmir Saat Kulesi’nin üzerinde bulunan tuğra ve armalar kaldırılmış. Bunların
yerine dört adet ay yıldız kabartması yerleştirilmiş.
Kule saatinin bulunduğu ana mekanik bölümü ise, özel yapılmış demir köşebentler ve döküm
ayaklar üzerine oturtulmuş olup, kasa demirinin üzerinde kabartma süslemeler ve hakkında
bir bilgi elde edinilemeyen D.O. işareti mevcut.
Yirmi iki dişli çarkın oluşturduğu
mekanizmanın pirinç yatakları, 90 yıl geçmesine rağmen çok az aşınmış, parçalar üzerinde
kod numaraları ve bazılarında 1901 tarihi olduğunu öğreniyorum.
Kulenin dördüncü bölümün cephelerinde, Alman İmparatoru II. Wilhem tarafından hediye
edilmiş birer saat ve ucunda alem'in bulunduğu kubbe ile saatin hali hazırda çalışmayan
çanının mekanizması yer almakta.
Yapının inşası sırasında 1902’de, saat kulesi ile aynı özellikleri taşıyan maketi, İstanbul’daki
Kuyumcu Zingulli Ustaya yaptırılmış olup, halen Topkapı Sarayı’nda sergilenmektedir. 90
cm. yüksekliğindeki som gümüşten yapılmış olan bu maket, değerli taşlar ve altın yaldızla
süslenmiş. Maketin üzerinde Fransızca kulenin mimarının İzmirli S. Raymond olduğu
yazmaktadır.
Burçin Midilli
Collection Club dergisi sayı 59
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder