1 Nisan 2019 Pazartesi


SAFRANBOLU SAAT KULESİ



 Safranbolu'nun beni her zaman çağıran kentlerden biri olmasının nedeni, mimarisinin kendine has olmasından dolayı diye düşünüyorum.

Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'a yakınlığı ve saray ile kurulan bağlar, 17. yüzyıldan itibaren kente çeşitli yatırımlar yapılmasını, bugüne uzanan sosyo-kültürel gelişmişliğin etkisi ve özgünlüğü ile, 20. yüzyıldan itibaren dünya çapında turizm sektörü merkezi olmasını ve Dünya Kültür Mirası kapsamına alınmasını sağlamış.

 Safranbolu’ya varıp, Saat Kulesinin yolunu öğrenmek için girdiğim turizm bürosunda, Asya ve Avrupa şehirlerinden gelen öğrencilerin de saat kulesini görmek istemeleri ayrıca gururlanmama vesile oldu

. Önceden Hükümet konağı olan, bugünün Şehir Müzesi’ni gezdikten sonra, aynı bahçede yer alan 12 metre yükseklikteki saat kulesi; kale mevkinde, her taraftan görülebilecek konumda. Şehre bakan yüzünde yuvarlak kadranlı bir saat yer almakta. Osmanlı İmparatorluğunda Anadolu'da yaptırılmış ilk Saat Kulesinin Safranbolu'da İstanbul'dakinin de Tophane'deki Nusretiye Saat Kulesi (1848-1849) olduğunu I. yazı dizisinde bahsetmiştim. O günkü adıyla Taraklıborlu günümüzde Safranbolu Saat Kulesi, Sultan III. Selim döneminde Sadrazamlık yapan, Safranbolulu İzzet Paşa tarafından bir vakıf eseri olarak inşa ettirilmiş.

İzzet Paşa'nın 1796 tarihli vakfiyesinde "Zağferanborlu kasabasında" bir saat kulesi yaptırdığı, yeni bir saat satın alındığı, ayar ve bakımları ile ilgili saatçilikten anlayan birinin görevlendirilmesi yazılıdır.

 Saat Köşküne, 7 parçalı Z şeklindeki 42 basamaklı ahşap merdivenler ile yol aldığımda, İsmail Ulukaya ile tanıştım; saatin iç aksamının bulunduğu yerde bulunan tahta sedirlere oturup, etrafında dikdörtgen pencereleri bulunan saat kulesinin içini incelerken, bir taraftan da Ulukaya’nın anlatılarını dinliyordum. Haftada bir kurulan saat, zembereksiz olup, çapı 1.20 metre, saati çalıştıran ağırlık 68 kg. çanı çalıştıran ağırlık 109 kg. imiş. GeoSıtar markalı saatin çanı 1717 tarihli, saatin ise George Prior olduğunu öğreniyorum. Saat mekanizmasını ve yarım saatte bir, üç kilometrelik alana yayılarak kentin her tarafından işitilen çanın üzerinde "London" ibaresini görüyor ve şansımıza sesini de kulenin içinde bizzat çalıştırarak duyuruyoruz.

 Bakımı ile de ilgilenen Sayın Ulukaya, bir misyon üstlenmiş ve bunu da başarıyla sürdüren özel insanlardan biri.

 Saat kulesi 1992'de İl Özel idaresi ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Safranbolu Meslek Yüksek Okulu tarafından restore edilmiş. Safranbolu saat kulesinin anısına bir sempozyum da düzenlenmiş. İki yüzyıldır her saat başı Safranbolululara geçip giden zamanı hatırlatmaktadır. Yapılan araştırmalarda Anadolu'da 25'i tamamen yok olmuş, varlığı ve aktifliği süregelen 60 saat kulesi olduğu belirlenmiş. Bir taraftan ödenek çıkarılamadığı için her geçen gün yok olmaya bırakılan 116 yıllık Elazığ/Maden saat kulesinin trajik öyküsü, diğer tarafta adına hatıra para da basılan Balıkesir saat kulesi.
 Çelişkiler, gelgitler yüzyıllardır zihnimizi meşgul ederken, geçmiş tarihten de sorumlu olduğumuzu unutmadan, bu tanıklıkları korumak; beton yerine eskilerin bilgisine, geçiciliğin yerine, olağanüstü ustalıklarına ulaşmak gerekir. Popüler olanın dışında, beğeninin makbul görmediği günümüzde A.Kutsi Tecer'in şiirinin bir bölümüyle, yazımı noktalıyorum.

 Orda bir ses var, uzakta / O ses bizim sesimizdir / Duymasak da, tınmasak da / O ses bizim sesimizdir.


Burçin Midilli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder