EDİRNE SAAT KULESİ
Günübirlik Edirne gezisine çıkmadan önce, "şehirde saat kulesi varmı" diye araştırdım ve
mevkisini öğrenip, notlarımı da alarak yola koyuldum.
Şehirdeki gezim sırasında tanıştığım
bir sanat tarihçisinden Edirne'nin, Roma döneminde ordugah amaçlı kurulan, etrafı surlarla
çevrili bir Castrum yani kale şehri olduğunu öğreniyorum.
Saat kulesini görmek umudu ile Üç
Şerefeli Cami'den çıkıp yolun tam karşısına doğru yürüdüğümde, etrafı çöp atıkları ve
otopark olarak kullanılan bir kalıntı ile karşılaştım.
Bu yapı Roma İmparatoru Hadrianusun,
(117-138) yaptırdığı Edirne Kalesi'nin dört büyük burcundan Makedonya Kules imiş; 19.
yüzyıl sonlarına kadar varlığını sürdüren kule ve burçlardan kalan tek burç olduğunu, Bizans
devrinde de tamir görmüş bu burçlardan iki tanesi üzerinde birer Bizans kitabesi'nin,
kitabelerden birinin Edirne Müzesinde, ikincisinin ise bu gördüğüm burcun üzerinde yer
aldığını öğreniyorum.
Edirne'ye dair 1889-1901 yılları arasında yaşamış Ahmet Badi Efendi'nin sadece el yazması
olarak kalan üç ciltlik kitabından öğrenildiğine göre, kulenin son Bizans dönemine ait ve
üzerinde "Tanrım, dindar ve İsa dostu hükümdarımız Ioannes'e yardımcı ol" yazılı tuğla
kitabe bulunmakta imiş. dökülen sıvaların altından bir kaç harfine ait kalıntılar, bilen gözler
tarafından zorlukla seçilebilmekte.
Osmanlı döneminde ise bir süre cephanelik, daha sonrasında da Askeri okul olarak
kullanılmış. 1866-1870 yıllarından itibaren Vali Hurşit Mehmet Paşa tarafından şehir
içerisinde hastane, hükümet binası,kışla ve okul yapılması için taşlarından yararlanılmış ve
bu nedenle kale yıkılmış.
Edirne valisi Erzincan'lı Hacı İzzet Paşa tarafından 1886 yılında tek kalan kalenin burcu
üzerine ahşap olarak, saatkulesi inşa ettirilmiş. Burcun tepesine demir parmaklık ve üstünde yukarı doğru küçülen ahşap ve pencereli dört kat bulunmakta imiş. Her birinin etrafında
demir parmaklıkları olan bu katlar, sekiz köşeli ve her yüzünde birer saat bulunan dört
cepheli bir köşk varmış.
Hani çocukken masal anlatırdı büyüklerimiz, heyecanla dinler
dimağımızda canlandırmaya çalışırdık. Bu saat kulesinin hikayesi bende aynı etkiyi
oluşturdu. Orijinalinin fotoğraflarını sonradan gördüğüm bu saat kulesi, şimdiler de bizlere
utanın der gibi...
Saat kulesinin ahşap katları, 1894 yılında tamamen yıktırılarak, kagir, tuğladan üç kat olarak
inşa ettirilmiş, süslenerek Neoklasik bir tarzda tekrar yapılmış. Tepedeki köşkün cephelerine
de Fransa'dan getirtilen saatler takılmış.
Anlatılar; Roma devri burcu üzerine inşa edilen
kule, Osmanlı şehirlerinde yapılan birbirinden değişik saat kuleleri içinde, mimarî bakımından Aynı zamanda yangın kulesi olarak da düşünülmüş olan kule, eski bir kartpostalda da bu
şekilde geçmektedir.
Depremde çatladığı öne sürülerek 1953'te "yıkılma tehlikesi ve aynı zamanda şehrin silüetini
bozduğunu" öne sürenlerin de gerekçesi ile dönemin Belediye Başkanı tarafından karar
verilip, üst iki katı dinamitlenerek yıkılmış. Tarihi değeri ve önemi çok büyük olan saat
kulesinin tamir ve restorasyonu için çalışmaların yapıldığı söylense de; ne murada erilmiş
ne de kerevetine çıkılmış.
Burçin Midilli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder