16 Ocak 2021 Cumartesi

ÇORUM SAAT KULESİ



ÇORUM SAAT KULESİ


Hatti ve Hitit’lerin   muhteşem  geçmişine sahip Çorum ilimiz; Hattuşaş , Alaca Höyük ayrıca dünyanın en eski antlaşması Kadeş’in kil tableti 1800’lü yıllardan beri arkeoloji dünyasının ve tarihimize meraklı herkesin ilgi odağı olmaktadır.
Saat Kulesi anlatımıma geçmeden önce Çorum ilimizin adının nasıl oluştuğuyla ilgili bir kaç hikâye
ilgimi çektiğinden sizlerle paylaşmak istedim. Daha doğrusu isimlerin anlam ve nasıl oluştukları
meraklarımdan birisi olduğundan…
Bir tarihte Bizans’a bağlı olan Çorum, Nikonya (Yankoniye) adını taşımaktadır. Melik Ahmet Danişmend çetin savaşlardan sonra Bizans’ın elinden Çorum bölgesini alır.Halk müslüman olup
bağlılık gösterse de bu tutumları, Melik Ahmed’i ve ileri gelen komutanları bir ziyafette zehirlemek
istemelerinden dolayı bir tuzaktır. Bu kötü niyetleri ve şehrin bir depremle yıkılacağı bir gece rüyasında malum olur Melik Ahmet’e ve  rüyanın verdiği  yeis ile uyanırken şehir sallanmaya başlar.
Askerlerini ve arkadaşlarını derhal kaleden çıkartmaya yönelir. Kaledeki Bizanslılar Müslümanların çekilişinden memnun kalarak kaleyi tekrar kapatarak savaş hazırlığına başlarlar ve tekrar dinlerine dönerler .Fakat deprem şiddetlenerek kale ve şehri tamamen bir harabeye çevirir.
Bizanslılara bu tavırlarından dolayı suçlu anlamına gelen ‘’Cürümlü’’ adı verilir, zamanla da evrilerek
Bugünkü ‘’Çorumlu’’ olur.
İkinci hikayemiz Evliya Çelebi Seyahatnamesinden II.cilt 407 sahifesinde yazılana göre bölgenin havasının astım hastalarına iyi geldiğinden dolayı, Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan hasta oğlu Yakup Mirza’yı ve yüzlerce çorluyu (bakımsız,zayıf,hasta)buraya göndermiş ve bu kişiler sağlıklı hayatlarına dönmüşler.Bundan dolayı da şehre Çorum denilmiştir.
Diğer hikayelerden biri de Çorum (önceleri Çorumlu) Türklerin bölgeye gelmesi ile bu adı ;Oğuz boylarından Alanyunt’lu boyunun bir oymağına ait olduğuda bilgiler arasındadır.
Gökten üç elma düştü; biri yazana,biri okuyana sonuncusuda hikayedeki kahramana…
Evet, Çorum şehrine geldiğimde akşamdı ; saat kulesinin fotoğraflarını çekmek maksadı ile bir flaneur
edası ile sakin ve yalnız dolaşmaya başladım.
Çorum saat kulesi ,1896 da  diğer Anadolu şehirlerimizdeki gibi 1896 tarihinde II. Abdülhamit’in talimatı ile 1832’de Çorum’da doğmuş olan Yedi-Sekiz Hasan Paşa tarafından inşa ettirilmiştir.
Üzerindeki kitabenin de hattat Mehmet Nuri Efendi tarafından yazıldığını öğreniyorum.
Şeninşah-ı zaman Abdülhamid han-ı keremkarın
Ferman-ı kiramından Hasan Paşa-yı bihemta
Bütün evkatını vakf eyledi ihya-i hayrata
Muvaffak eylesun her dem anı amaline Mevla
Bu saat kulesi ez cümle hayrat-ı güzininden
Yapıldı yümn-ü evferle bu şehri eyledi ihya
Çıkup bir vakt-i eşrefde yazıldı babına tarih
Bu mikat-i celili yapdı bak Lütfi Hasan Paşa1312

Günümüz Türkçesi ile
Zamanın ulu hakanı cömert Abdülhamit Han’ın
Yüce fermanıyla şanlı Hasan Paşa
Adadı bütün vaktini hayır işleri yapmaya
Başarılı kılsın her dileğini Mevla
Saat kulesi kısaca seçkin hayratıdır onun
Bol bereketle yapıldı bu şehri etti ihya
Çıkıp kutlu bir zamanda yazıldı kapısına tarih
Bu büyük saati yaptı bak Hasan Paşa’nın lütfu

Hasan Paşa Balıkesir’i eşkıyalardan temizlediği için bu yararlılığından dolayı Sultan Abdülaziz tarafından Beşiktaş Zabtiye Tabur Ağalı’na atanmış ve burada da gösterdiği başarılardan dolayı
Mirlivalığa ( Tuğgeneralliğe) yükselmiştir. Çırağan Sarayı karışıklıkları sırasında Sultan Murat’ı kolundan sürükleyen Ali Suavi’yi hakkın rahmetine göndermiş sonrasında da Beşiktaş Muhafızı
Unvanını almıştır. 1905 yılında Beşiktaş’ta eceliyle vefat etmiş. Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi’nin yanına defnedilse de daha sonra mezarı buradan kaldırılmıştır.
Saat Kulemiz 28 metre yüksekliğinde; minareye benzer şekilde planlanmış olup, sarı kesme taş kullanılmıştır, her kenarı 3.90 m.uzunluğunda,sekizgen kaideli,24 köşeli gövdesi olan eser ayrıca kare prizma peteklidir. Üzeri kurşun kubbe ile örtülmüş olduğunu gözlemlediğim saat kulemizin dört bir tarafında saat kadranı bulunmaktadır. Şerefiye kısmına yuvarlak kemerli kapısından 81 basamakla çıkılmaktadır.
Saat kulesi çanının sesi ilk yıllarda çok kuvvetli olduğu, civar köylerden de duyulduğu söylenmekte. Restorasyon için yapılan incelemelerde tokmağın yıllar içinde aynı noktaya vurması nedeni ile derin bir oyuk oluşmuş ve bundan dolayı çanın sesinin azaldığı saptanmıştır.
Çorum müzesi sorumluluğunda bulunan Saat Kulesinin ayar ve bakım işleri Çorum Belediyesi tarafından yapılmaktadır. Geçmiş yıllarda etrafında yer alan küçük dükkânlar ve reklam panoları kaldırılmış birkaç defa onarımdan geçerek varlığını en iyi şekilde günümüze kadar sürdürmüştür.
Fotoğrafında da görüldüğü üzere akşamları ışıklandırılmakta ve çok hoş bir görüntü ortaya çıkmaktadır.
Sizlere birazda saat kulelerinin çalışma düzenlerinden bahsetmek istiyorum.
Şehrin her yerinden rahatlıkla görülmesi amaç edinilen saat kuleleri genellikle;kaide,gövde ve köşk bölümlerinden oluşmaktadır. Kaide bölümünde; bir oda, oda içinde kulenin üzerine çıkmak için merdiven bulunmaktadır. Bu oda bazen, muvakkithane olarak düzenlenir. Bazen de bu kaide üzerinde çeşme bulunur.(İzmir Saat Kulesi)
Kulenin ikinci bölümü olan gövde içinde ise köşk bölümüne çıkılan merdiven yer almaktadır. Merdiven ‘’Z’’ şeklinde yahut ta spiral şeklinde kulenin iç duvarlarını dolaşarak yukarı doğru uzanır. Gövdenin orta bölümünde, saatin ağırlıklarının rahatça aşağı yukarı doğru inip çıkması için boşluklar bırakılır.
Saat kulesinin en son kısmı köşkün bulunduğu kısımdır. Köşkün içinde saat mekanizması ve üzerinde de küçük bir saat bulunur. Bu saat yukarı bir mille bağlanmakta; kulenin dışındaki saat kadranları
üzerinde bulunan akrep ve yelkovanı hareket ettirmekte, yukarıda bulunan çanın da tokmağını çalıştırmaktadır. Saat mekanizmasının çarkları arasında iki çelik halat da uçlarında mevcut olan ağırlıkların aşağı-yukarı hareket etmesiyle saatin kurularak çalışması sağlanır. Birinci makaraya sarılı bulunan halat ve altındaki ağırlık saatin çalışmasını, ikinci makaraya sarılı bulunan halat ve ağırlık da tokmağın çana vurmasını sağlamaktadır.
Saat köşklerinin en üst kısmında çan yer almaktadır. Bu çanın üzeri bazen bir kubbe ya da bir külahla örtülüdür. Çanın sesinin uzaklardan da duyulması arzusu ile kenarlarda pencere bazen ise açıklıklar bırakılır. Saat kadranları olmayan yalnız sesiyle saatin kaç olduğunu duyuran, çoğunluğu Balkanlarda bulunan saat kuleleri de vardır.
Saat kulelerinde bulunan saatlerin ortak özelliklerini sıralanırsa; saatler, her saat başı saat sayısı kadar veya saat başı tek çalış yapacak şekilde imal edilmişlerdir. Bazı saatler her saat başı saat sayısına ek olarak her yarım saatte çalarlar. Bazılarında ise, her saat başındaki çalışlar bir –iki dakika ara ile tekrar edilir. Büyük ağırlıklarla çalışan saatler özelliklerine göre; haftalık, on beş günlük veya aylık olmak üzere kurulmaktadır. 
İnsan, yaşamının tatsızlığından ve çevresinde görüp bıktığı şeylerin o yorucu tekdüzeliğinden bir süre kurtulabilmek umuduyla geziye çıkar. Bu bakımdan gezi ‘’ olağan dışı avı’’ demektir.
AHMET HAŞİM
Gezilerimde yakaladığım olağan dışılık; sessiz sakin, vakur, sessizliği ile bana çok şeyler anlatan Saat kuleleridir. Dışarıda yürürken ya da içinde dinlediğim sesinin hazzı, daha önce de yazmış olduğum kimi illerimizdeki saat kulelerinin ilgisizliğe mahkûm olmuşluğunun teessürünü sürerken; bugüne ulaşmış ya da çeşitli nedenlerle günümüze ulaşamamış saat kuleleri hakkında naçizane bir şeyler yazmayı kendime uğraş edinmiş bulunmaktayım… 

Kaynakça:  Osmanlı İmparatorluğu Saat Kuleleri / Hakkı Acun
                   Ahmet Haşim Düzyazıları/ Olağandışı (Harikulade) S.203
   
Burçin Midilli